Peri'nin diş sorununu buradaki yazımda yazmıştım.Hatta doktorun dişini çekmediğini,zamanla kendisinin düşeceğini falan..
O günden bu güne iki aydan fazla zaman geçti.Peri'nin arkadan gelen dişi büyüdü ve fakat öndeki dişte sallanma belirtisi bile yok.
Bizde dün için ASM' den randevu alıp götürdük minik kuşu..
Hemen çekilmesi gerektiğini ve hatta böyle durumlarda arkadan diş gelir gelmez kendilerinin almaktan yana olduklarını söyleyen çok cici bir doktorla karşılaştık.
Peri yolda giderken;
-Anne Mavera' nın dişini çekerken iğne vurmuşlar.Bana vurmazlar di mi!!!,diye biraz endişeliydi.
ASM 'nin her bölümünde olduğu gibi burada da her şeye özen gösterilmiş.Doktor ablası iğneyi vururken Peri' den gözlerini kapatmasını istedi.Püskürtmeli bir şey sıkacağını gözlerine gelirse zarar verebileceğini söyledi.Eğer canı yanarsa da elini kaldırmasının yeterli olduğunu...
Hemşireden de gözlerini kapaması konusunda yardım istedi.Peri'nin gözlerini açma ihtimaline karşı;)
Benim fıstığım bir kere elini kaldırdı onda da çok acımadı zaten.İşlem bittiğinde Peri 'nin hali çok şekerdi.Dudaklarını büzmüş doktor 'a;
-(Alt dudağını gösterip)Buraya bir şey oldu,diye ne olduğunu anlamaya çalıştı.
Küçük bir operasyonla o minik diş yerinden alındı.Garibim yeni gelen diş ise arkalarda öylece duruyor.Hemen çekilseydi şayet şimdiye kadar yeni diş yerine oturmuştu bile.
İşte hayat hergün yeni birşey öğretiyor bize.Dünden çıkardığım ders ise;
Her diş doktoruna(bilmem kaç yıllık tanıdığın bile olsa) güvenmemek gerekir.Çocuk olduğu için uğraşmak istemediği fikrini düşünüp başka bir yere daha göstermeli.Ve bir daha o dişçinin kapısının önünden bile geçmemeli..Gıcık..
He bir de acaba o dişi saklamalı mı yoksa kuşlara mı atmalı!Sizce....?
30 Mart 2011 Çarşamba
24 Mart 2011 Perşembe
Neden Düzelmedi!!!
Bloğumdaki sorun hala devam ediyor.Bazen hala kapanıyor.Bende dns üzerine dns bulup değiştiriyorum.Bir süre düzeliyor ama sonra yine o sevimsiz uyarı yazısı geliyor.Hani üç dört güne düzelecekti.Anlamadım ki niye düzelmedi..
Böyle olunca benimde içimden yazmak gelmiyor.Üstelik o zaman arkadaşlarıma yorum dahi bırakamıyorum.Bu da beni sinir ediyor.Neyse şimdi rahat girmişken bir ses vermek istedim.Umarım herkes iyidir.Ve umarım kimsenin bloğu benim gibi değildir..
Bloğum böyle olunca bende kek yaptım.Sıkıntıdan yiyip yiyip kalorileri depo edeceğim;)Zaten bir iki kilo almışım bu günlerde:(
Birazdan okula gideceğim.Toplantı varmış.Okuma bayramı için çağırmış öğretmeni.Peri kibritçi kızı oynayacakmış.Yüzü ve sesi çok uygunmuş.Heyecanlıyız tabi.Gösterisi Mayıs sonu ama bizimkisi şimdiden çalışmalara başladı.Onun heyecanı beni de etkiliyor hatta bazen kaptırıp ondan daha çok heyecanlanıyorum;)
Ama ne yapayım kızımı çokkk seviyorum;)
17 Mart 2011 Perşembe
Bitirebilecek miyim???
Hani görümcemin doğacak olan ikiz bebekleri için Ayıcıklı Battaniyeler örüyordum ya hala örüyorum ben onları..
Kendileri bitmemek için uğraşırlarken ben ısrarla hala örüyorum ;)
Gördüğünüz gibi motiflerimi tamamladım.Yani ikinci aşamada bitti.Şimdi bu motifleri birleştirmeye geldi sıra.
Bir sonraki işlem ise ayıcıklara göz,burun işlemek.Sonrada uygun bir kumaş temin edip dikeceğim.
Doktor Mart sonu gibi bekliyor ikizleri ve ben kendime bir kaç gündür soruyorum,soruyorum,soruyorum..
BİTİREBİLECEK MİYİM!!!..
Cevabını çok kısa bir süre sonra göreceğiz;)))
16 Mart 2011 Çarşamba
İstanbul Oyuncak Müzesi ve Biz..
Gerçeklerden önce hayaller gelir.Bu yüzden Oyuncak Müzeleri geleceğini önemseyen,yarınlarına değer veren toplumlarda çıkar karşımıza..
İşte bu sözlerden yola çıkılarak açılmış İstanbul Oyuncak Müzesi.
Peri'nin doğum gününde gittik bizde.Hoş bir gezinti oldu bizim için.Özellikle ben çocukluğuma döndüm orada.Çok heyecanlandım çünkü bizim çocukluk dönemimize ait bir çok oyuncak gördüm orada.
Müze 2005 tarihinde Sunay Akın tarafından kurulmuş.Müze'de bir sürü fotoğraf çektim.Bazılarını paylaşmasam olmazdı..
Hiroşima'da yıkılan bir okuldan geriye kalanlar...ve 1950 yılnda ABD tarafından üretilen kale ve at.
1910 Fransa yapımı oyuncaklar..
İlk üretilen Mickey Mouse ,1926 yılında üretilmiş..Ve yine o yıllara ait Alman üretimi oyuncaklar..
Biz bu oyuncağa bayıldık.Hele o miniş ikizlere:)
1910 yılında Almanya'da üretilmiş..Muhteşem bir çalışma..
Yine 1910 yılında üretilmiş Almanya'da..
1900 yılında Almanya'da üretilmiş..
1920 Alman yapımı bir hastane.Ambulans Helikopteri bile var..
Bir kez daha anladım ki bu Almanlar oyuncak sektöründe gerçekten iyi.
Ondandır küçükken halam Almanya'dan gelse de oyuncaklar getirse diye bekleyişlerimiz..
Peri oyuncaklarla ilgili not tutuyor.Unutmamak için...:)
İşte bizim dönem oyuncakları.Çoğu şeyden vardı küçükken bende de..
Veee müzenin nadide parçalarından biri.Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan.Mattel firması tarafından üretilmiş yıllar önce..
İnanın ben Peri'den daha çok eğlendim.Müzeden ayrılırken bir elimde çocuğum diğerinde çocukluğum vardı.Sanırım bir kez daha gidilmeli.Çünkü yaklaşık 4000 tane oyuncağın içinde mutlaka gözden kaçırdıklarımız vardır..Aslında bölüm bölüm fotoğrafladım ama yine de tekrar gitmek isterim:)))
14 Mart 2011 Pazartesi
Nihayet..
Nihayet bloglarımıza uygulanan yasak kararı artık kalkıyor.Hepimizin sergilediği duruş bence çok önemliydi ve bence bu yasağın kalkmasında çok büyük rol oynadı..
Bu haber 'i okuduğumda nasıl sevindim anlatamam..
Zaten baştan saçma ve gereksiz olan bu yasağı kaldırmak en doğru karar olmuş..
Hadi alkışlayalım kendimizi;)))
11 Mart 2011 Cuma
Peri 'm...
Hayatta en güzel şey evlat sevgisiymiş.Ben bu duyguyu seninle tattım.
İyi ki doğmuşsun,
İyi ki benim kızım olmuşsun..
Seni çok seviyorum Peri'm..
Yeni yaşın kutlu olsun..
8 Mart 2011 Salı
Kar mı ! Hani Nerede !?
Günler öncesinden Salı günü kar geliyor uyarısı yaptılar.Afet Merkezi tüm hazırlıklarını yaptı.Yok efendim bilmem kaç ton tuz,bilmem kaç ton solisyon hazırlandı.Hali hazırda olumsuz hava koşullarına yardımcı araçlar yerlerini aldı.Ana haberlerde uzunca bir süre bu konuyla ilgili haberler çıktı.Hani sanırsınız ki yağacak,yığacak böyle metrelerce.
Peki bugün ne oldu.Sersem sepelek yağan bir kar yağış şekli var dışarıda.Hatta şu an penceremden bakıyorum da tamamen kesmiş.
Anlaşılan bu sene buralara düzgün kar yağmayacak.Dün Peri bana diyor ki;
-Aman anne ben hiç inanmıyorum,hep diyorlar ama hiç yağmıyor.Bunlar bizi kandırıyorlar.Televizyonda haberi anlatana bir bakışı var ki..sormayın.
Ne yapsın çocuğum kar sevdalısı ama ortalarda kar neyim birşey yok..Yıllardır da böyle.Anladım ki buralara artık kar falan yağmıyor..
Bizde ne yapalım bari Kartepe'ye gidelim de çocuklar biraz karla özlem gidersinler,dedik.Hafta sonu Peri'nin biricik kuzeni,benim biricik yeğenim Mete'yi de aldık düştük İzmit yolları'na.
Çocuklar kar'a hasret ya daha dağa çıkmadan inip oynamak istediler.Ben gereksiz olduğunu söylesemde kociş kenara çekip biraz oynamalarına imkan sağladı.
Yüzlerindeki heyecanı görmeliydiniz.Gerçekten ama..İlk kez bu kadar çok kar görüyorlar o yüzden onlarda haklılar.
Dağ'a çıkmadan yollarda plastik kızaklar satıyorlar..Kociş almayı teklif etse de ben yukarıda da olduğunu idda edip aldırmadım.Di mi ama kar merkezine gidiyoruz illa vardır..,dedim.Durmasın şimdi,hızımız kesilmesin:)))
Ama malesef yokmuşş..Peri çok üzüldü.Çocuk haklı tabii,kaymadan oranın ne zevki çıkar ki.Aldırmadığım için bende vicdan yaptım ve çok üzüldüm..Bir daha ki sefere ilk işim onlardan almak olacaktır.
Çok eğlendik ama yine de.Karda yuvarlandılar,kar topu oynadılar,kardan adam yaptılar.Bir ara sırt çantamız kızak görevine soyundu.Çok verim alamadık ama yine de kaydılar mı biraz derseniz evet kaydılar.
Bizim gittiğimiz gün hava günlük güneşlikti.Evden çıkarken arabanın termometresi 10 derece gösteriyordu.Orda ise 0 dereceyi.Soğuktu yani.Güzel,güneşli ama soğuk.Peri ile Mete yerde yatıp yuvarlanınca epey bir üşüdüler.Hatta Peri bir ara ağladı.Elleri ve totosu çok üşüyormuş...Yedek kıyafetler imdadımıza yetiştiler neyse ki..
Aslında gidince kalmalı bir gece orda.Biz bu seferlik mekan araştırmasına gittik sayıp bir dahaki ne konaklamayı da düşünüyoruz..
Ayrıca yazmadan geçmemeyim.
Bugün Dünya Kadınlar Günü ya hepimizin ki kutlu olsun:)))
Peki bugün ne oldu.Sersem sepelek yağan bir kar yağış şekli var dışarıda.Hatta şu an penceremden bakıyorum da tamamen kesmiş.
Anlaşılan bu sene buralara düzgün kar yağmayacak.Dün Peri bana diyor ki;
-Aman anne ben hiç inanmıyorum,hep diyorlar ama hiç yağmıyor.Bunlar bizi kandırıyorlar.Televizyonda haberi anlatana bir bakışı var ki..sormayın.
Ne yapsın çocuğum kar sevdalısı ama ortalarda kar neyim birşey yok..Yıllardır da böyle.Anladım ki buralara artık kar falan yağmıyor..
Bizde ne yapalım bari Kartepe'ye gidelim de çocuklar biraz karla özlem gidersinler,dedik.Hafta sonu Peri'nin biricik kuzeni,benim biricik yeğenim Mete'yi de aldık düştük İzmit yolları'na.
Çocuklar kar'a hasret ya daha dağa çıkmadan inip oynamak istediler.Ben gereksiz olduğunu söylesemde kociş kenara çekip biraz oynamalarına imkan sağladı.
Yüzlerindeki heyecanı görmeliydiniz.Gerçekten ama..İlk kez bu kadar çok kar görüyorlar o yüzden onlarda haklılar.
Dağ'a çıkmadan yollarda plastik kızaklar satıyorlar..Kociş almayı teklif etse de ben yukarıda da olduğunu idda edip aldırmadım.Di mi ama kar merkezine gidiyoruz illa vardır..,dedim.Durmasın şimdi,hızımız kesilmesin:)))
Ama malesef yokmuşş..Peri çok üzüldü.Çocuk haklı tabii,kaymadan oranın ne zevki çıkar ki.Aldırmadığım için bende vicdan yaptım ve çok üzüldüm..Bir daha ki sefere ilk işim onlardan almak olacaktır.
Çok eğlendik ama yine de.Karda yuvarlandılar,kar topu oynadılar,kardan adam yaptılar.Bir ara sırt çantamız kızak görevine soyundu.Çok verim alamadık ama yine de kaydılar mı biraz derseniz evet kaydılar.
Bizim gittiğimiz gün hava günlük güneşlikti.Evden çıkarken arabanın termometresi 10 derece gösteriyordu.Orda ise 0 dereceyi.Soğuktu yani.Güzel,güneşli ama soğuk.Peri ile Mete yerde yatıp yuvarlanınca epey bir üşüdüler.Hatta Peri bir ara ağladı.Elleri ve totosu çok üşüyormuş...Yedek kıyafetler imdadımıza yetiştiler neyse ki..
Aslında gidince kalmalı bir gece orda.Biz bu seferlik mekan araştırmasına gittik sayıp bir dahaki ne konaklamayı da düşünüyoruz..
Ayrıca yazmadan geçmemeyim.
Bugün Dünya Kadınlar Günü ya hepimizin ki kutlu olsun:)))
1 Mart 2011 Salı
Bloğuma Dokunma!
Allah Allah....
Anlamadım ki ben bu işi.
Bizim emeklerimiz ne olacak!!!
Bu nasıl iştir!!!
Gerçekten bu nedir ya!!!Öyle şaşkınım ki anlatamam.Harıl harıl nasıl olsa,ne olsa,gerçekten kapanacak mı,niye böyle,peki ne yapmalı..gibi sorularla cebelleşiyorum.Yazılarıma erişim sağlayamamak konusunda çok endişeleniyorum.Tam bu sorularla mücadele ederken Sevgili Hilal Timur ' un bloğun yedeğini oluşturmak isimli yazısını okudum ve hemen uyguladım.
Umarım olmazda eğer burası kapanırsa yeni adresim;
Bu konuda bilgilerini bizimle paylaşan Hilal hanıma kendim adına teşekkür ederim...
Peri Sevdi..
Normalde Peri'm yemeklerde havuç sevmez,soğan görürse yemez.
Bu yemek konusunda biraz çektirir bana anlayacağınız.Epey bir uğraşırım yemek yedirirken.
Ama bu pilavda hem havuç var hem de soğan ve bizim kız hiç laf etmeden koca bir tabak yedi.
Annesini çok sevindirdi.Soğanlar kayboldu gitti yemeğin içinde zaten.
Soğan olduğunu hiç anlamadı bile.Havuçlar da bu sefer onu hiç rahatsız etmedi..
Şimdi ben yedi diye mutlu oldum ya hem tarihe bir not düşmek adına,hem tarifi unutmayayım diye hem de sizlerle paylaşmak istediğimden buraya da yazmak istedim:))
Bu pilavın tarifini ben canım Ebru'mdan aldım.Sanırım Özbek pilavı diye geçiyor adı ama internette Özbek pilavı ile ilgili kısa bir tura çıktığımda bu pilavın bir çok farklı tarifi olduğunu gördüm.
O yüzden tam adını veremeyeceğim.Pilav işte.Havuçlu,etli pilav:)))
Malzemeler:
- Dana eti (Ben dolabımda vardı onu kullandım.200 gr.falan yeterli olur.)
- 2 adet havuç (julyen şeklinde doğranmış.)
- 1 orta boy soğan (İnce ince doğranmış.)
- 2 su bardağı pirinç (Önceden yıkanmış ve suda bekletilmiş.)
- Tereyağı
- 3 bardak sıcak su
- Tuz
- Karabiber , köri ve yeni bahar.( 1 'er tatlı kaşığı kadar.)
Sotelendikten sonra baharatlar ilave edilir.Karabiber,köri ve yeni bahar birer tatlı kaşığı kadar koyulup karıştırılır.
Tüm bunların ardından pirinç eklenir.Suyu ve tuzunu da koyup suyunu çekene dek pişirilir.Biraz demlenmeye bırakılır ve ardından afiyetle yenir:))))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)